Advertising poster ideas for MakeSpace

If you live in the NYC, you can see storage ads everywhere. I saw storage companies’, especially Manhattan Mini Storage, ads many times in the subway. I decided to design ads which have subliminal messages.

My advertising poster ideas for MakeSpace:

#1: Black Monolith
Should I explain 2001: A Space Odyssey? It is one of the most influential classics in the movie history. I positioned Black Monolith as an extra stuff, and I tried to play on words by using “Space.” Do you need more space in the space?

#2: Silicon Valley
Almost all leading tech company in the Silicon Valley is started in their founders’ garage. It’s a classic symbol of Silicon Valley and technology industry. Nowadays, storage and garage is a luxury. Thanks to MakeSpace, it is not an obstacle for starting a startup anymore.

#3: Enjoy at the Mars
Living in the Mars is no longer a dystopia for the human being. People will start to colonization in the Mars in 15 years. But what about the World? No worries, MakeSpace looks after your stuff as much as you do.

How can turn your dead room corner into the creative space

A bad situation maybe a chance to sharpen your creativity. Who knows? I have an extra stuff army in my room because I live in NYC. If you live in NYC, you have to get used to living in a shared apartment and probably your room will be really small(they call it “cozy” lol) compared to your older.

One of the corner in my room is blind; I prefer to call it “dead” because I put my extra stuff army in there. But one night, I imagined that If I had a chance to get rid of my extra stuff, what I would do with my fresh and empty new corner?

I probably thought about this possibility one minute, wrote all ideas and then called my girlfriend. Before the ideas, I want to show my “dead” corner.

That’s how it looks:

Six new ideas that you can do with your empty room corner

#1: Reading Corner aka PKD Club
Doing different things in the same area can be boring in time. I just throw one suitcase, one big parcel, and other stuff and turn a dead corner into a “focused” reading corner. Not bad, huh?

#2: Standing Workstation aka Silicon Valley
I have been working remotely for one year. It sounds cool, but believe me, it’s not. I can argue about that non-stop six hours but I won’t do that. What will I do? I will try to make it useful and fun.

#3: Corner Bar
What is one of the coolest things in NYC? My answer is “Corner Bars.” So, Why I can’t turn my dead corner into a bar? Here’s is Corner Bar. I have two options: Tecate and Gin Tonic.

#4: Self-Punishment Corner
You are on a diet, but you cheat it? Or you didn’t do what you must have to do? Please use my self-punishment corner. (Raise hand, if you remember your childhood days)

#5: Selfie Corner aka Kardashian Corner
Come on; everybody needs a self-corner at home. It is one of the most critical things for your life. Otherwise, how can you “represent” your monotone life as like Kardashian style.

#6: LoveWins
I don’t think that #LoveWins needs a word to explain its beauty. Life is not too long. Just call or come together with the people who love you most and behind you every single bad day and situation. Then? Give a hug and kiss. Show your love. Good news is that you don’t need an empty room corner for this.

All these ideas are just for fun. But, small changes, makes a big difference. We have a lot of stuff that actually, we don’t need. Changes will bring a new refreshment and synergy in your life.

How many people can you feed with $150?

Hi Rupert,

I hope that everything is great.

No, I won’t start my blog post just like that. 🙂

I read your e-mail by chance when I was going home by 2 train at 2.30 am on 18th October. You have an inspirational story. Of course, I loved and respected it. I listened to your story now, time to mine.

My name is Kaan Caliskan who is 24 years old guy to followed one’s heart and moved to NYC from Istanbul, Turkey in December 2016. My journey almost started ten years ago. Continue reading “How many people can you feed with $150?”

2015 ve aklımdan geçenler

2014 yılı bir şekilde geçti gitti. Özellikle 2013 Kasım – 2014 Mart arası pek alışkın olmadığım şekilde az tempolu geçti. 2014 Mart itibariyle ise aslında son 4 yıldır alışık olduğum şekilde yine 4-5 farklı meseleyle uğraşmak ve boğuşmak durumunda kaldığım bir dönem oldu(ve devam ediyor). İnsan aklındakileri kayda geçirmeyince bazen uçup gidiveriyor. Böyle olmaması için ve 2015 yılı bittiğinde geriye dönüp baktığımda kurduğum hedefleri ne denli başarıp, başaramadığıma bakmak için yazmaya karar verdim. (Bu tarz yazdığınız yazıları yıllar sonra tekrar okuduğunuzda düşüncelerinizdeki ve ruhunuzdaki değişimi görmek ilginç ve güzel bir deneyim oluyor.)

Geriye çekilip hayatıma dışarıdan baktığımda gördüğüm; Eylül 2015’e kadar yine çok yoğun bir tempoda ilerleyeceği. Bunun içerisinde çalışan bir insan olarak iş yoğunluğu, IELTS, ALES sınavlarına hazırlık ve yüksek lisans mülakatları var ki bunlar gün içerisinde sahip olduğum vakti vakumla çekmekte oldukça başarılılar. 2015’in ilk yarısı yine kendime istediğimden daha az vakit ayırmakla geçecek. Kendime vakit ayırmıyor muyum? Kesinlikle ayırıyorum ancak ruhumu dinlendirmeye, okumaya ve dışarıda hayatı gözlemlemeye daha fazla zaman ayırmak istiyorum. Bunun için bazı alanları boşaltmam gerekli, biraz daha zamanı var. 2015 Eylül’den sonra bu isteğime kavuşuyorum gibi duruyor ancak John Lennon’un şu meşhur sözünüde hatırlamadan edemiyorum: Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir. Continue reading “2015 ve aklımdan geçenler”

Alternatifsiz bir toplum

alternatif dünya

Uzun zamandır bloga yazı yazmadığımı fark ettim. En son yazıyı 25 Mart 2013 tarihinde yazmışım. O da oldukça spesifik bir konu hakkında. Aradan geçen sürede hayatımda oldukça önemli değişiklikler oldu. Onlar bir başka yazının konusu çünkü bu yazının ardından ”2014 beklentilerim” ve ”Türkiye’nin temel sorunları” başlıklı iki yazı daha yazacağım. Bu yazıda ise ‘siyah’ ve ‘beyaz’ olarak iki çizgiden ibaret olan ülke ve toplumumuzdaki alternatifsizlik sorunu, alternatiflerin hiçbir zaman destek bulup ismi duyulur hale gelememesi ve bunun nedenleri konusuna müzik özelinden bakarak kişisel düşünceleri yazacağım.

Y kuşağı olarak nitelendirilen yeni genç nesile mensubum. İlkokuldan itibaren arkadaş çevreminde etkisiyle özellikle müzik konusunda Türkiye’deki genel kitlenin aksine farklı tarzlarda ve toplumumuzca çok fazla benimsenmeyen müzisyenleri dinleyerek büyüdüm. Buna en güzel örnek olarak bundan 12 yıl önce (o zaman 10 yaşındaydım) Eminem‘in ”The Eminem Show” albümünü orjinal kaset olarak satın almamı gösterebilirim. O zaman ”rap, hip-hop” tarzındaki müzik türleri ülkemizde yeni yeni ”Ceza, Sagopa Kajmer, Fuchs, Fuat Ergin” ile çok küçük bir kitle tarafından tanınıyordu bugün geldiğimiz noktada eskiye nazaran çok fazla bir şeyin değişmiş olduğunu söyleyemem.

Continue reading “Alternatifsiz bir toplum”