2015 ve aklımdan geçenler

2014 yılı bir şekilde geçti gitti. Özellikle 2013 Kasım – 2014 Mart arası pek alışkın olmadığım şekilde az tempolu geçti. 2014 Mart itibariyle ise aslında son 4 yıldır alışık olduğum şekilde yine 4-5 farklı meseleyle uğraşmak ve boğuşmak durumunda kaldığım bir dönem oldu(ve devam ediyor). İnsan aklındakileri kayda geçirmeyince bazen uçup gidiveriyor. Böyle olmaması için ve 2015 yılı bittiğinde geriye dönüp baktığımda kurduğum hedefleri ne denli başarıp, başaramadığıma bakmak için yazmaya karar verdim. (Bu tarz yazdığınız yazıları yıllar sonra tekrar okuduğunuzda düşüncelerinizdeki ve ruhunuzdaki değişimi görmek ilginç ve güzel bir deneyim oluyor.)

Geriye çekilip hayatıma dışarıdan baktığımda gördüğüm; Eylül 2015’e kadar yine çok yoğun bir tempoda ilerleyeceği. Bunun içerisinde çalışan bir insan olarak iş yoğunluğu, IELTS, ALES sınavlarına hazırlık ve yüksek lisans mülakatları var ki bunlar gün içerisinde sahip olduğum vakti vakumla çekmekte oldukça başarılılar. 2015’in ilk yarısı yine kendime istediğimden daha az vakit ayırmakla geçecek. Kendime vakit ayırmıyor muyum? Kesinlikle ayırıyorum ancak ruhumu dinlendirmeye, okumaya ve dışarıda hayatı gözlemlemeye daha fazla zaman ayırmak istiyorum. Bunun için bazı alanları boşaltmam gerekli, biraz daha zamanı var. 2015 Eylül’den sonra bu isteğime kavuşuyorum gibi duruyor ancak John Lennon’un şu meşhur sözünüde hatırlamadan edemiyorum: Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir.

Aylar arasından en sevdiğim “Temmuz”. Bunun nedenini tam ben de bilmemekle birlikte, bana göre yıl içerisinde güneşin en güzel olduğu dönem olduğu için olabilir. Ağustos ayı ile birlikte ilk olarak ev değiştirme gibi bir planım var (Kentsel dönüşüm mü yoksa kültürel dönüşüm mü anlayamadım). Kadıköy’de şu an oturduğum evi ayrıldıktan sonra çok özleyeceğime eminim. Kadıköy’den uzaklaşmadan eski İstanbul sokaklarını andıran ve içerisinde o tarz mimarideki evlerin olduğu bir sokağı gözüme kestirdim, bakalım. Yüksek Lisans başvuruları Ağustos gibi hız kazanıyor bununla birlikte Davranışsal Ekonomi, Ekonomi Sosyolojisi, İnsanın vereceği kararlarda davranışlarını etkileyen, tetikleyen durumlar ve bunları günümüz teknoloji çağı ile yeniden yorumlayabileceğim birşeyler yapmak istiyorum. Yüksek lisans ve sonrasında yazmayı planladığım teze epey özeniyorum. Bir okulu gözüme kestirdim ama hadi nazar boncuğu olsun ismini buraya yazmıyım.

Mevcut yoğunlukla bu yaz gerçekleştirebilir miyim bilmiyorum ama yaklaşık 3 yıldır ertelediğim Avrupa seyahatini artık ertelememe kararı aldım. Kışın gözüm kesmiyor ama Ekim ayı için ümidimi koruyorum. Atıştırmalık tatiller dışında bir süre tatili Türkiye içerisinde yapmama kararı aldım, bunu da göreceğiz. Yurtdışı tatilden anladığım: “Alışverişten sonra Şanzelize Caddesi’nde kahvelerimizden birer yudum aldık..” tadından birşeyler olmadığı için orayı “o” yapan şeyleri ve kültürü anlamaya çalışmak ve gözlemlemek asıl istediğim şey. Geçen yıl “Satın Al” butonundan son anda döndüğüm ve tamamını kendim oluşturduğum bir rota belirlemiştim (Almanya-Hollanda-Fransa-İtalya) o rotayı biraz daha geliştirerek ve özellikle Hollanda’da en az bir tane elektronik müzik festivaline denk getirerek yapmak planlarım arasında. Geçen aylarda izlediğim en güzel seyahat video serilerinden bir tanesiyle birlikte bunu acaba motorsikletle yapsam nasıl olur demeye başladım. Bu konuda tam bir fikrim yok üstüne biraz düşünüp, iç sesimle hareket edicem.

Bana göre en önemli bölümlerden bir tanesi olan “Okuma” bölümüne geldik. Okumak, çok kişisel birşey. Genel düşüncenin aksine herkesin düzenli kitap okuması gerektiğine bağnaz bir şekilde inanmıyorum (okusalar ne güzel olur aslında demedende geçemiyorum) bununla birlikte birşeyler okumak ve okuma düşüncesi kadar beni içine çeken çok az şey var. 2015 yılında düzenli kitap satın almaya devam edeceğim. Büyük bir kütüphane kurma fikrim ve isteğim şu hayatta beni heyecanlandıran güzel şeylerden. 2014’ün ikinci yarısında bir liste oluşturmuştum ve düzenli olarak her ay kitap satın almıştım (almaya devam ediyorum). Kütüphanemi yeni kitaplarla geliştirmeye devam ederken aslında sahip olduklarım içerisinde okumayı planladığım kitaplar:

– İlber Ortaylı – İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
– İsmail Cem – Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi
– Soner Yalçın – Kayıp Sicil
– Dan Ariely – Akıldışı Ama Öngörülebilir
– Dan Ariely – Akıldışının Mantığı (Daha fazla içselleştirmek için tekrar okuyacağım)
– Dan Ariely – Dürüst Olmamanın Ardındaki (Dürüst) Gerçek
– Vladimir Bartol – Alamut
– Adam Johnson – Yetimlerin Efendisi’nin Oğlu
– Ahmet Hamdi Tanpınar – Saatleri Ayarlama Enstitüsü
– Nedim Şener – Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları
– İlber Ortaylı – Türkiye’nin Yakın Tarihi
– Sevan Nişanyan – Yanlış Cumhuriyet
– Mahfi Eğilmez, Erkan Mumcu – Ekonomi Politikası
– George Orwell – 1984
– Sunay Akın – Geyikli Park
– Khaled Hosseini – Uçurtma Avcısı
– Noam Chomsky – Medya Denetimi
– Albert Camus – Yabancı
– Gabriel Garcia Marquez – Kırmızı Pazartesi
– Franz Kafka – Dönüşüm
– Yusuf Atılgan – Aylak Adam
– Stefan Zweig – Satranç
– Hakan Günday – Daha
– Fyodor Mihayloviç Dostoyevski – Beyaz Geceler
– Sabahattin Ali – Kuyucaklı Yusuf
– Harper Lee – Bülbülü Öldürmek
– Paulo Coelho – Simyacı
– Daniel Kahneman – Thinking, Fast and Slow
– Ahmet Ümit – Beyoğlu’nun En Güzel Abisi
– Ahmet Ümit – İstanbul Hatırası
– Orhan Pamuk – Masumiyet Müzesi
– Orhan Pamuk – Kafamda Bir Tuhaflık
– Oğuz Atay – Tutunamayanlar
– Herman Melville – Moby Dick
– James Joyce – Ulysses
– Clayton M. Christensen – The Innovator’s Dilemma
– James Gleick – Faster: The Acceleration of Just About Everything
– Nicolae Jorga – Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (5 Cilt)
– Malcolm Gladwell – Blink
– Thomas Piketty – Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital

Listedeki kitapları okumayı daha öncesinde planladığım için 2015 yılı için bozmadım ve değişiklik yapmadım. Araya tabi ki o an hemen okumak istediğim kitaplar girecektir. Politika, Tarih ve Edebiyat dengesine korumaya çalıştım ancak bu liste bittikten sonra kesinlikle edebiyata daha fazla ağırlık vereceğim çünkü politika kafamı çok fazla yormaya başladı. (Politik kitapları okurken bu kadar keyif alıyorken nasıl olacak bilmiyorum ama, onu da göreceğiz.)

Düzenli olarak dizi izleyemiyorum. Kesinlikle çok güzel diziler, senaryolar var ancak en son bir heves başladığım House Of Cards’ı 7 bölüm izledim ve devamını getiremedim. Genellikle dizilere ayıracağım vakti okumaya veya başka birşeyler yapmaya tercih ediyorum ancak çok aksattığım ve kendimde eksiklik olarak gördüğüm film konusu üzerine ciddi olarak eğilmek planlarım arasında. 2015 yılında geçmiş yıllarda olmadığı kadar çok film izlemek istiyorum (Oradan bakınca ne kadar sıradan ve yapay bir cümle oldu bu yahu). Bununla birlikte genelin aksine bir dizi, film, kitap beni etkilediğinde yazarlarının hayatını okumak en keyif aldığım şeylerden bir tanesi. O eserin ortaya çıkışında ne yaşamışlar, hayatları nasıl ilerlemiş, düşünce yapıları ve etkilendikleri olgular.. Bundan hareketle sinema filmlerinin senaryolarını satın almaya karar verdim ardından senaryo yazımıyla ilgili kitaplar edinip bunun üstüne biraz kafa patlatacağım.

Tüm bunlarla birlikte gündelik siyasetin rüzgarı içerisinde savrulmaktan, kontrolünü kaybetmiş birilerinin her cümlesinin peşinde gitmekten sıkıldım ve yoruldum. 2014 yılının aksine 2015 yılında bazı şeyleri daha az kafama takarak ve bunlarla ilgili duygularımı daha fazla kontrol ederek davranmayı umuyorum. Şimdi yaptığım gibi yine tüm siyasi gelişmeleri yakından takip edeceğim, düzenli olarak köşe yazıları okumaya sürdüreceğim ancak bunu en azından kendi içimde daha kontrollü yapmaya çalışacağım.

Geriye dönüp baktıktan sonra gerçekten yorulduğum 4,5 yıl geçti. Yine yorulmaya, çok daha fazla yorulmaya devam edeceğimden şüphem yok. Uzun zamandır fark etmediğim ancak 6-7 aydır bilincinde olduğum kendimi ihmal etmeyi bırakmak yapacaklarım arasında ilk sırada. Sosyal hayat ve çevre değişikliği üzerine düşüncelerim ve fikirlerim var. Biraz zamana ihtiyaçları var ancak uygulamaya geçeceğim. Kendimi nelerin iyi hissettirdiğini biliyorum, beklentilerimi ve elde var olan gerçekleri biliyorum. Durumu en güzel özeleyen konusu ise “Comfort Zone” teorisi. Kendi konfor alanımdan bazı zamanlar çıkmanın vakti çoktan geldi. Bunun farkına varabilmek bile güzel, uygulayacağım. Döngüler oluşabiliyor, döngü(leri) kapatmak gerektiğini fark etmek lazım.

Aklımdakileri kayda geçirebildiğim için mutluyum çünkü kafamda dağılıp kaybolmalarından ve geri gelmelerinden kurtulmuş oldum. Düşünmek, planlamak, umut etmek kolay ve güzel şeyler. Uygulamaya geçmek asıl mesele. Bohça doldurur gibi her düşündüğümü yazıya tıkıştırmak istemedim. 2016 Ocak ayında geri gelip ideallerimize ve isteklerimizi ne denli başarabilmişiz bir bakarız 😉

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *